Havva Ana’nın yeri

Mart 20, 2012

Artık Bodrum’a gelip de bilmeyen kaldı mı emin değilim. Son üç yıldır bir çok gazetede ve televizyon programında yer aldı Havva Ana’nın yeri. Mart ayında servis olacağından çok ümitli değildim ama yine de aradım. Sadece Pazar günleri kahvaltı varmış, yazınsa hergün.

Menü bayağı uzun. En can alıcı olanlar kokusunu zaten içeri girer girmez alacağınız hamur işleri.  Hemen yanıbaşınızdaki tezgahta açılıp odun fırınında pişirilen bazlama, su böreği, kabaklı börek (aklımdan çıkmıyor; enfes bir börek!)  ve gözleme var. Yazları kabak çiçeği dolması olurdu, bu mevsimde yerini yaprak sarması almış. Çeşit çeşit reçeller var. Hepsi evde yapılmış, yöreye özgü mis kokulu reçeller. Her zaman aynı reçeller olmuyor. Bu defa domates, bergamut, portakal, Bodrum mandalinası ve ayva vardı. Yanında da mis gibi tereyağı. Bahçeden (hemen oturduğunuz yerin altından) domates, salatalık, biber ve tere gelmiş.  Peynirler ve zeytinler de oraya özgü. Bir de isteyene köy yumurtası var; tavada bol tereyağlı.

Burası Yalıkavak’a yakın Gökçebel köyü’nün içinde. Mutlaka rezervasyon’la gitmek gerekiyor (0 252 386 3306). Toplam 8 masa var ve hemen doluyor. Biraz çekindiğim için çok fazla fotoğraf çekemedim. Bir sonraki ziyaretimde önceden haber verir, hem sohbet eder, hem de ayrıntılı fotoğraflar çekerim.

Image

Image

Image

2 Responses to “Havva Ana’nın yeri”


  1. harika bir yer paylaşım için teşekkürler.

  2. Osman Karahan Says:

    Bu ve buna benzer sayfalarda yazılan yorumlara istinaden çok merak ettiğimiz için bu kahvaltı salonuna önceden rezerve yaparak pazar kahvaltımızı yapmaya gittik….
    3 ü çocuktan oluşan toplam 7 kişi 10:30 da oturduğumuz masadan saat 12.00 da aç olarak kalktık.
    masamıza gelen yiyecekler ancak 2 kişi doyuracak kadar az idi, bunun dışında tam bir buçuk saat bize yiyecek servisi yapılsın diye bekledik.biz istemeden masamıza asla bir şey gelmedi ayrıca bir şey istemek içinde kimseyi bulamıyorsunuz buda başka bir sıkıntı…
    Anlam veremediğim şey ise….
    madem bu kadar yoğun talep var o zaman arttırsanıza kardeşim çalışan sayınızı…!
    eminim o köyde 2 kişiden aldığınız rakama 1 gün çalışacak bir sürü insan bulursunuz.
    kocaman bir alanı olmasına rağmen iç içe yerleştirilmiş sıkış,sıkış rahatsız masalarda kahvaltı nasıl bir keyif verebilir ki insana?
    ayrıca madem yapıyorsun bu işi yap arazine bambulardan yada ahşaptan sedirler otursun rahat rahat insanlar..
    dün orada bu rahatsızlıkları yaşayan tek ailede biz değildik üstelik,
    bu rahatsızlığımızı Havva anaya belirtiğimizde ise kesinlikle kabul etmeyip son derece umarsız davranarak masamızdan uzaklaştı daha sonra ismini bilmediğim beyaz saçlı beyaz bıyıklı bir bey masamıza geldiğinde rahatsızlığımızı belirtince aldığımız cevap ise çok şaşırtıcıydı daha geçen hafta gülsen ekibi ile geldi ve çok memnun kaldı….
    tabiiii….( bu arada bizi umursamayan Havva ana 3 tane turisti eğlendirmek için elinde bir tepsi börekle başka bir masada göbek atmakla meşgul )sanırım oradan memnun kalmak için ya Gülşen ya Ayşe arman yada Ayşe Özyılmaz er olmak gerek aksi halde üzerine devamlı su eklenen sarı bir çay içer,10. 30 gitmenize rağmen saat 12 de masanıza yağda kavrulmuş bir yumurta gelir buz gibi bir patates kızartmasını da yemeden kalkarsınız..
    en nihayetinde rahatsızlığımızı belirtip hiç hak etmemelerine rağmen kişi başı 23 TL olan Hesaplarımızı ödeyip oradan bir daha gitmemek kaydı ile kalktık…
    bir pazar günü kahvaltı keyfimiz böyle bir fiyaskoyla bitmiş oldu.
    bizim buradan anladığımız şey ise sanırım Allah bazı insanlara ticaret şansı veriyor yoksa başka cezbedici hiç bir yanı olmayan bu ilgisiz mekanın nasıl işlediği gerçekten merak konusu…


Osman Karahan için bir cevap yazın Cevabı iptal et