Revize Karnabahar Yemeği

Eylül 29, 2015

Kıymalı karanabahar yemeği vardır ya…çocukken en zor yediğim yemekti! Ondandır belki çok uğraşıyorum karnabaharla. Daha önce de yazmıştım, suyla temas etmeden pişirilince karnabahar bir anda bayıldığım bir yemeğe dönüşebiliyor. Bu tarifte de aynı şekilde fırında pişti karnabahar ‘ekmek’leri. Üzerine kavrulmuş kıyma, en üzerine de sarmısaklı yoğurt koydum. Bir de kırmızı biberli tereyağı eritip döksem daha da muhteşem olurdu kesin. Ben biber, sumak ve naneyi elimle serpiştirdim sadece.

Altındaki karnabahar ‘ekmek’leri, geçtiğimiz yıllarda yemek bloglarında fırtına gibi esiyordu. Karnabaharı mutfak robotundan geçirip un haline getirmeyen kalmamıştı. Glutensiz pizza arayanların önüne böyle bir tarif illa ki çıkmıştır. Bu tariflerin çoğunda yumurtaya ek olarak, glutensiz unlar, maya, peynir gibi malzemeler de var. Ben bizim kıymalı karnabahar yemeğinden çok uzaklaşmamak için sadece yumurta ve tuz koydum. Sonuç mükemmel! Bu defa deneme amaçlı yaptığım için pek fazla özenmedim. Bir dahaki sefere, daha düzgün yuvarlaklar ve standart bir kalınlık tutturmayı hedefliyorum. Sulu karnabahar yemeğinin malzemelerine sadece tek bir yumurta eklenince böyle bir güzelliğe dönüşüyor olması çok hoşuma gitti. Benim için büyük yenilik!!

P1010463

Revize Karnabahar Yemeği

Alt ‘ekmek’ler için:

½ orta boy karnabahar

1 yumurta

tuz

Üzerinin kıyması için:

250 gram yağsız dana kıyması

1 orta boy soğan

1 diş sarmısak

1 yemek kaşığı zeytinyağı

tuz, karabiber, toz kırmızı biber

Servis için:

Sarmısaklı yoğurt

Nane, sumak, pul biber

Fırını öncede 220 derece ısıtın.

Orta hararetli ateşe koyduğunuz tavada zeytinyağını kızdırın. Tavaya önce soğanları, daha sarmısakları ve en sonunda kıymayı koyup iyice kavurun. Tuz ve baharatları ekleyip tekrar karıştırın ve altını kapatın.

Karnabaharları çiçeklerine ayırıp, mutfak robotundan geçirin -irmik görüntüsüne ulaşana kadar. Suyunu avucunuzla sıkarak ayrı bir kaba alın. Üzerine bir yumurta ve biraz tuz ekleyip iyice karıştırın.

Karışımı sekiz parçaya ayırıp, pişirme kağıdı serdiğiniz iki adet tepsiye 15cm çapında ve yarım santim kalınlığında daireler şeklinde yerleştirin. Üzerleri hafif kızarınca ve iyice kuruyuncaya kadar, yaklaşık 20-25 dakika kadar fırında pişirin.

Tabağa önce karnabahar ‘ekmek’lerini, sonra kavurduğunuz kıymayı, en son da sarmısaklı yoğurdu koyun. En üstüne pul biber, sumak ve nane serpebilirsiniz.

P1010445
P1010449 P1010452

P1010457

Brokkolili Kinoa

Temmuz 10, 2015

Karnabaharı mutfak robotunda incecik çekerek yapılan tarifler heryerde çok yaygın. Hatta karbonhidrat yemeyi kısıtlayan diyetlerde karnabaharı bu şekilde inceltip karbonhidrat yerine kullanmak çok popüler. Benim öyle bir niyetim yok ama oradan aldığım fikirle çiğ brokkoliyi un ufak edip, çeşit çeşit salatalara yan yemeklere ekliyorum. Biraz önce yayınladığım limonlu balığın yanıda da aynen bu usulde bir eşlik yapmıştım. Buzluğumda hep hazır olan haşlanmış kinoalardan bir poşet çıkarıp, robottan geçen brokkoliye karıştırdım. Üstüne de en basitinden bir sos! Hem kolay, hem hafif, hem de bol vitamin ve mineralli!! Ben esnaf lokantalarındaki pilav gibi servis etmişim dün aksam.. Elimde de bir tek bu fotoğraf var!! Siz eminin daha şık bir şekilde sunarsınız.

P1010359

Brokkolili Kinoa

1 küçük top brokkoli (yaklaşık 350 gram)

1.5 şu bardağı haşlanmış kinoa

Sosu için:

1 dış sarmısak

2 yemek kaşığı zeytinyağı

½ limonun suyu

deniz tuzu

Brokkoliyi mutfak robotunda köftelik bulgur inceliğinde çekin. Haşlanmış kinoa ile karıştırın. Sos malzemelerini de ayrı bir kapta karıştırıp brokkolili kinoanın üzerine dökün. İyice karıştırın. Servis etmeden önce sosu iyice çekmesi için biraz bekletin.

Dün Instagram hesabmda akşam yediğimiz balığın resmini koymuştum. Bugün talep geldi, tarifini yazıyorum. Zaten çoğu kişinin başvurduğu bir usüldür diye tahmin ediyorum. Benim en sık yaptığım balık tariflerinden biri. Özellikle beyaz etli fileto balığı en çok böyle yaparım. Başlangıçtan bitişe 20-25 dakikada hazırlanıyor. Hafta içi yemekleri için ideal, ama birazcık özenir -mesela benim gibi maydanozu boca etmek yerine biraz daha ince keser, ve narince balığın üzrerine serpiştirirseniz davet menüsüne girecek kadar iddalı bir lezzeti var. Ben kalınlığı yaklaşık 1 santim kadar iki filetoyla yaptım. Daha kalın filetolarla yapacaksanız pişirme sürenizi artırmanızı öneririm. Yanına da beş dakikada brokkolili kinoa salatası yaptım. Asıl o harika bir fikir! Biraz sonra onu da yazacağım.

P1010350

Fırında Çok Kolay Limonlu Balık

600 gram beyaz etli balık filetosu

1 küçük limonun suyu

½ yemek kaşığı zeytinyağı

½ yemek kaşığı tereyağı

1 avuç ince kıyılmış maydanoz

deniz tuzu, değirmen karabiber

Fırını önceden 200 derecede ısıtın.

Fırın kabınını zeytinyağı ile yağlayın. Balıkların her iki tarafına tuz ve karabiber serpip fırın kabına yerleştirin. Üzerine limon suyunu dokun. Tereyağından leblebi büyüklüğünde parçalar koparıp balıkların üzerine aralıklı bir şekilde dizin. En son kıyılmış maydanozun yarısını da balıkların üzerine serpip fırına koyun. Fırında tüm filetolar opaklaşıp tereyağı hafif amber rengine dönünceye kadar pişirin (benimki 17 dakika sürdü). Fırından çıktıktan sonra, önce dibinde biriken suyundan kaşık kaşık alıp filetoların üzerlerine gezdirin. Geriye kalan kıyılmış maydanozları da üzerlerine serpip servis edin. İsterseniz üzerine çok az limon kabuğu rendesi de serpebilirsiniz.

Bugünlerde Brüksel’de herkes tek bir şey konuşuyor. Merhabadan önce, daha ilk göz göze gelindiğinde. ‘Çok sıcak değil mi?’ ‘Çok sıcak!’ ‘Nasıl dayanıyorsunuz?’ ‘Zor dayanıyoruz’. Bizim ilk yazımız olduğu için öncesini bilemiyorum. Ama anladığım kadarıyla bu defa sıcaklık çok fazla yükselmiş. Klima da yok evlerde. Buraya taşınırken evde klima olup olmadığını sormak söz konusu bile değildi. Asıl sorun ısınıp ısınamayacağımız olduğu için, bütün sorularımızı ona göre sormuştuk.

Neyse ben kendi önlemlerimi alıyorum. Mesela mutfakta ocaktan fırından uzak duruyorum. Gerçekten cesaretim yok ekstra bir ısıyla yüzleşmeye. Soğuk çorba ve salatadan başka bir şey yemiyorum. Menü kısıtlanınca da çeşit çeşit çorbalar, salatalar deniyorum. Fırsattan istifade!

Yaptıklarımdan en çok bu çorbayı sevdim. Bir de kimyonlu havuç çorbası var aklımda ama, tamamen çiğ havuçla değil biraz buharda pişirilmiş havuçla yapmak istediğim için havaların birazcık soğumasını bekliyorum. Bu tarif başından sonuna blenderde yapılıyor. Oradan da servis kaplarına. Evde nane yoktu, deneyemedim ama içine bir avuç taze nane de yakışabilir.

P1010338

Salatalık ve Avokadolu Soğuk Çorba

4 orta boy salatalık

1 adet avokado

1 limonun suyu

1 diş sarmısak

1 kahve kaşığı rende taze zencefil

½ yemek kaşığı zeytinyağı

½ su bardağı buz gibi su (benim yaptığım çorba bayağı kıvamlı oldu, isterseniz suyu artırabilirsiniz)

deniz tuzu

Salatakların kabuklarını soyup, iri parçalara ayırın. Avakadoyu ikiye kesip çekirdeğini çıkarın. Bir kaşık yardımıyla tüm etini kabuğundan ayırın. Tüm malzemeleri blendere koyup, prüzsüz oluncaya kadar çırpın. Kaselere koyup servis yapın. Üzerine, taze yeşil otlar, salatalık kabuğu, limon kabuğu rendesi koyabilir, zeytinyağı gezdirebilirsiniz.

Bezelye Soslu Spiral Kabak

Mayıs 29, 2015

Geçen yıl bir arkadaşımla mutfakta sohbet ediyorduk. Ben de bir yandan yemek yapıyordum. Dolapların çekmecelerini açıp kaparken, arkadaşım bir anda durdu ve çok şaşırdığını söyledi: Benim kadar yemek yapmayı seven bir insanın çok daha fazla alet edevatı olacağını tahmin edermiş! Hiç yemek yapmayan arkadaşlarının bile evlerinde olan bir çok alet bende yokmuş! Doğru. Haklı. Onu kolay açan, bunu kolay biçen, bunun üstüne yuvarlak şekil yapan pek çok şey var piyasada, bende yok! Arada hediye geliyor öyle şeyler, ama son zamanlarda az bir çabayla, mevcut mutfak aletleriyle yapabildiğim şeyler için ayrı bir alet bulundurmuyorum. Hem büyük taşınmalar esnasında o çekmeceler üstüme üstüme geldiğinden, hem de gerçekten ihtiyaç duymadığımdan. Elimle yapayım, biraz eğri büğrü olsun ama yine de fazladan bir edevat bulundurmayayım istiyorum. Hem mutfakta geçirilen süre arttıkça el becerisi ister istemez artıyor. Çekmeceden yeni bir alet çıkarıp kullanıp yıkayıp tekrar yerine koymaktansa insan ‘yapıvermenin’ özgürlüğünü yaşıyor.

Derkeeennn….. Tersine bir durumla karşılaşıverdim!! Sebzeri meyveleri alıp spiral şeritlere ayıran, basit bir mantıkla çalışan bir kesiciye karşı hafif bir saplantı geliştirdim. Bunlardan satan dükkanların önünden geçerken yan gözle bakmalar, arada hangisi iyiymiş diye internet araştırmaları yapmalar.. saplantıya dahil herşey! Sonunda ‘istemiyorum evde ıvır zıvır, tek bir şeyi yapmaya yarayan aletler’ prensibimi bu defalığına bir kenera koyup, gidip sessizce bunlardan bir tane kendime aldım!! Çocuklar gibi sevinçliyim! Evde ne varsa spiralden geçiriyorum. Yeterli gövdeye sahip her sebze meyve ‘spiralizasyon’ tehlikesi altında!! Bugün en kolayı, en malumu, kabakları kullanarak bir tarif veriyorum. Yine yemyeşil bir tarif. Hem de tam yazlık! P1010244_2 Bezelye Soslu Spiral Kabak

2 adet kabak

2 su bardağı bezelye içi

1 diş sarmısak

½ limonun suyu

2 yemek kaşığı zeytinyağı

2 avuç taze nane

tuz

Bezelyeleri tuzlu suda haşlayın. Haşlama suyundan bir bardak kenara ayırıp kalanını süzün. Bezelyelerden de yarım bardak kadarını yine kenra ayırıp, kalan bezelyeleri limon, tuz, sarmısak, nane yaprakları (bir kaç yaprağı üzerine serpmek için ayırın) ve zeytinyağı ile belenderden geçirin. Sos kıvamına gelinceye kadar azar azar haşlama suyundan ekleyin (ben çeyrek bardak kadar kullandım). Kabakları spiral yapma aleti ile doğrayıp, üzerine bezelye sosunu dökün. Son olarak ayırdığınız bezelyeleri ve birkaç yaprak taze naneyi (isterseniz biraz da zeytinyağı gezdirebilirsiniz) serpip servis edin. P1010235 P1010237

**İlgilenenler için: Ben kullandığım bu aleti internet üzerinden Amazon UK’den aldım. Oldukça hafif ve kolay temizleniyor.

Daha önce çok daha ufak, kabak soyacağı benzeri çeşidini denedim ama iyi sonuç alamadım. Hem şeritler düzgün olmuyordu, hem de alet sebzelerin suyunu çıkarıyordu.

Bu tarifin bir sahibi var. Bir doğum günü hediyesi bu. En eski arkadaşım ünvanına sahip Pınar’cığımın doğumgünü bugün! Uzaklarda olduğundan, asıl gönlümden geçen hediyeleri ona ulaştırması zor olacağından, ve de elimden bu geldiğinden bir tarif yolluyorum ona. Çocukluğumuzda olduğu gibi Ankara’da olsak, alırdım hediyemi, bir de mahallemizin meşhur pastanesinden bir limonlu pasta, giderdim zaten iki adım uzakta olan evine. Biz pastamızı yerken, hafif gürültüye kaçan kahkahalarımız kapı tıkırtısıyla durulurdu belki yine. Dünya tatlısı babası gelip, sorardı ‘karnınız aç mı, bir şeyler yapalım mı?’ diye. Biliriz ki hiç üşenmeyecekler börek bile açacaklar gerekirse. Un yoksa da problem etmeyecek, küçük kardeşini bi koşu un almaya yollayacaklar. O anda farkına varılmayacak, ama böylece oluşacak benim de kafamda sıcaklık, samimiyet duyguları. Bilmezler ne kadar büyük rol oynamışlardır ailecek benim hayatımda. Birilerini ailem kadar sevebilmeyi borçluyum en azından onlara.

Canım Pınarcım, iyi ki doğdun! ‘Nesi kolay bunun?’ dediğini duyar gibi olduğum için olabilecek en basit tariflerden birini yolluyorum. Bir kaç limonlu tarif daha yazdım senin için. Yumurtanın sarısını beyazını ayırmayı gerektiriyor diye daha çok seveceğini tahmin ettiğim bir tarifi yazmıyorum buraya. Onu geldiğinde ben yapacağım sana. IMG_0400 Beyaz Çikolatalı Limon Tatlısı

200 gram beyaz çikolata

150 gram süzme yoğurt

2 yumurta

Yarım limonun suyu ve kabuğunun rendesi

Fırını önceden 180 derecede ısıtın.

Derin cam bir kasenin içerisine ufak ufak parçaladığınız beyaz çikolatayı içinde su kaynayan bir tencerenin üzerine yerleştirin ve ara sıra karıştırarak erimeye bırakın. Diğer yandan cam veya bakır bir kapta yumurtaları çırpın. Çikolata eriyince içine limon kabuğu rendesi, limon suyu, yoğurt ve yumurtaları ekleyip karıştırın. Yarım su bardağı ölçüsünde 6 fırın kabına paylaştırıp, kapları yüksek kenarlı bir fırın tepsiye koyun. Tepsiye kapların yarına gelecek şekilde sıcak su koyup, yaklaşık 22 dakika fırında pişirin. Fırından çıkarıp, iyice soğuduktan sonra üzerine pudra şekeri serpip servis edebilirsiniz.

Kuru Fasulye Çorbası

Aralık 23, 2014

Brüksel’deki hava durmadan çorba düşündürüyor bana. İki güne bir demir tenceremi koyuyorum ocağın üstüne aklma gelen tüm çorbaları sırasıyla yapıyorum. Çorbaların çoğu kolay belki ama bu bayağı şip-sak, kendinden kıvamlı hem de doyurucu bir çorba. Türlü türlü lezzetlere sokmak da mümkün. Ben bugün –burnumda tüttüğünden sanırım- Meksika mutfağı esintili bir lezzete büründürdüm. İçine kimyon ve tütsülü toz biber, üzerine de lime, taze kişniş ve avokado koydum. Bu çorba vegan. İsterseniz çorbayı tavuk suyuna yapıp içine tavuk parçaları da ekleyebilirsiniz. Ya da, kimyon ve toz biberi çıkarıp, pişmeye yakın bir iki avuç koyu yeşil yapraklı sebze (kara lanaha, ıspanak vs.) ekleyebilirsiniz. Piştikten sonra da tereyağında kavrulmuş birkaç yaprak adaçayı ve parmesan ilavesiyle Toskana esintili bambaşka bir çorba yapabilirsiniz. photo Kuru Fasulye Çorbası

2 su bardağı haşlanmış kuru fasulye

1 yemek kaşığı zeytinyağı

1 iri kuru soğan

2 diş sarmısak

1 çay kaşığı toz kimyon

1 çay kaşığı tütsülenmiş toz kırmızı biber

tuz, karabiber

Üzerine:

Dilinlenmiş avokado

Dilimlenmiş lime

Birkaç dal taze kişniş

Orta boy bir tencereye zeytinyağını koyup ince ince doğradığınız soğanları kavurmaya başlayın. Bir iki dakika sonra küçük küçük doğranmış sarmısakları ekleyin ve kavurmaya devam edin. Bahartaları karıştırıp bir dakika daha kavurun ve yaklaşık 4 bardak kaynar su ekleyin. Haşlanmış fasulyeleri de ekleyip bir taşım kaynadıktan sonra altını kısın ve tencerenin kapağını kapatıp kısık ateşte 10 dakika pişirin. Blenderden geçirip tabaklara alın. Üzerini avakado, lime ve taze kişnişle süsleyip bir kaç damla da zeytinyağı gezdirip servis edin.

Sonbahar Salatası

Kasım 21, 2014

Sonbahar dedim ama kışı da çıkarır bu salata. Son bir iki ayda en azından on defa yapmışımdır bu salatadan veya benzerlerinden. Hatta Çarşamba günleri kurulan semt pazarından döner dönmez bu salatadan yapmak artık adetim haline geldi. Formül çok basit. Bir çeşit koyu yapraklı sebze, bir çeşit kış kabağı veya kök sebze, bir çeşit de baklagil. Baklagiller genelde dolabımda haşlanmış ve dondurulmuş olarak hazır oluyor. Üzerinde de genelde en basitinden zeytinyağı limon sos gezdirip, bazen biraz çıtırtı olsun diye iç çekirdek veya kuruyemiş serpiştiriyorum. Sebzesine göre de ya sosa, ya da kavururken çekirdeklere, kuruyemişlere bir çeşit baharat ekliyorum. Mesela kış kabak çeşitlerine kimyonu, fırınlanmış pancara çok azıcık tarçını yakıştırıyorum. Bu tarifte salatanın üzerine serpiştirmek için ayırdığım kabak çekirdeklerini kimyon, deniz tuzu ve çok az zeytinyağı ile kavurdum. Mis gibi koktu ve salatanın tadı da nefis oldu. Eğer çekirdekleri kavurmaya üşenirseniz, zeytinyağı-limon sosuna da biraz kimyon ekleyebilirsiniz.

IMG_9326

Sonbahar Salatası

8-10 dal kale (bir tür kara lahana)

1 küçük kış kabağı (butternut squash)

½ su bardağı haşlanmış kara mercimek

1 yemek kaşığı zeytinyağı

1 tatlı kaşığı limon suyu

Deniz tuzu

Sosu için:

½ limonun suyu

1 yemek kaşığı zeytinyağı

Deniz tuzu

Üzerine:

1 avuç kabak çekirdeği içi

1 çay kaşığı kimyon

1 çay kaşığı deniz tuzu

1 çay kaşığı zeytinyağı

Fırını önceden 200 derecede ısıtın.

Kabuklarını soyup, çekirdeklerini çıkardığınız kabağı küp küp doğrayın. 1 yemek kaşığı zeytinyağı ve istediğiniz kadar deniz tuzu (ben 1 çay kaşığı kullandım) ile doğramış kabakları iyice karıştırıp, fırında yaklaşık 40 dakika pişirin.

Lahanaların varsa kalın saplarını çıkarın (daha sonra sebze suyu yapmak için kullanabilirsiniz). İnce ince doğrayın ve çok az deniz tuzu ve 1 tatlı kaşığı limon suyuyla iyice ovalayın. Ovaladıkça lahanalar yumuşayıp, nerdeyse pişmiş gibi olacaktır.

Küçük bir tavada kabak çekirdeği içlerini kimyon, deniz tuzu ve zeytinyağı ile kavurun.

Küçük bir kasede limon, zeytinyağı ve tuz ile salatanın sosunu hazırlayın.

Önce lahanaları tabağa yayın, üzerine mercimek ve fırınlanmış kabakları ekleyin. Sosu döküp, en son kabak çekirdeklerini serpiştirin.

Aslında buna vakit yok. Eşyalar bir yandan hızla toplanıyor, evin altı üstüne geldi neredeyse. Yine de İstanbul’daki mutfağımdan bloğuma son bir tarif koyup öyle gitmek istedim. Uzun zaman olmuştu hem de. Bu taşınma telaşı, hastalıklar, seyahatler, ama en çok da Türkiye’de olan bitenler yarattı boşluğu. Pişirmeye, yemeğe devam ettim etmesine de, sosyal medyada neşeyle paylaşma hevesini bulamadım bir türlü. Bugün veda ediyorum ama. Duygusalım. Her şeyi bir kenara bıraktım, mutfağımdan hakettiği gibi ayrılmak istiyorum. Yarın turuncu tencerem, kıymetli rendelerim, evladiyelik kesme tahtam birer birer kutulara girecek ve tam 2,600km uzakta tekrar gün yüzüne çıkacak. Herşey yerinde dururkenki son tarifim. En özenli tarifim olamayacak. Dolapta üç beş malzeme kalmış zaten. Tatillere çıkmadan önce yaptığım gibi ‘dolapta son kalanlar salatası’ yapacağım yine. Aslında en ilginç yemekler hep bu son kalanlarla oluyor. Yaratıcılık, en çok böyle birbirinin yanından geçmeyen malzemeleri biraraya getirmeye mecbur kalınca zorlanıyor. İşin doğrusu, çoğu zaman ilginç yemekler ortaya çıksa da, bazen o mecburi tabaklar pek yenilir yutulur olmuyor. Evden ayrılmanın hatırına yenilip, bir daha tekrarlanmama kararı alınıyor.

Burayı çok özleyeceğimi biliyorum. Yaptıklarımı, yediklerimi değil elbet, en çok onları yedirdiklerimi. Güzel bir şey yaptığımda telefona sarılıp eve çağırdıklarımı. Nerede ilginç malzeme bulsa beni düşünüp yüklenip mutfağıma getirenleri. Ziyaretlerinde mutfağıma konuk olup, tecrübe neymiş bana gösteren aile büyüklerini. Yurtdışından özleye özleye gelip, ‘yap bana bi dolma’ diyen arkadaşlarımı. Tuhaf pozisyonlarda yemeklerin fotoğrafını çekmeye çalışırken beni görüp, kaş göz işaretiyle ‘yine napıyosun?’ der gibi gülümseyen karşı mutfak komşumu, ve hatta fotoğraf çekerken telefonum elimden hop diye yemeğin içine düşünce kıkır kıkır gülen komşumun küçük oğlunu!

Evin her odasından böyle duygu yüklü ayrılmıyorum neyse ki☺

Benimle birlikte yiyen içen, sayfama ziyarete gelen herkese çok teşekkür ederim.

Doğal ve Kolay burada doğdu, hayatına Brüksel’de, mavi seramikli yeni mutfakta devam edecek. Ama yeni mutfağın ruhu ancak sevdiklerim gelip gittikçe oluşacak. Bekliyorum. Bu defa ‘yap bana bi midye’ dersiniz diye!!

IMG_7627

 

Izgara Kayısı Salatası

2 adet kayısı

2 avuç körpe yeşillik

1 yemek kaşığı ayçekirdeği içi (tavada hafifçe kavrulmuş)

Çok az zeytinyağı (kayısıları yağlamak için)

Sos için:

1 yemek kaşığı tahin

1 yemek kaşığı zeytinyağı

1 yemek kaşığı su

1 ufak diş sarmısak

tuz, karabiber

Mangalda veya ocak üstü ızgarada hafifçe yağladığınız kayısıları yaklaşık 3-4 dakika pişirin. Servis tabağına önce iyice kuruttuğunuz yeşillikleri koyup üzerine ayçekirdeği içini serpin. En üste kayısıları yerleştirip sosunu gezdirin.

 

Dutlu Bulut

Nisan 9, 2014

İsim önce, tarif sonra geldi bu defa! Enfes karadutlardan yerken, bir yandan dutla ne eşlenir, bu güne kadar neler yaptım diye düşünüyordum. Nazik yapısından dolayı hep nazik eşlikler düşünmüşüm. Çokça Pavlova’nın üzerine, arada da hafif limonlu krema üzerinde kullandım. Bu aralar körpe yapraklarla yaptığım salatalara da ekliyorum. Ama yetmedi, daha da hafifletip bulutların üstüne koymak istedim. Yapması da öyle eğlenceli ki, tam çocuklara yapılıp, bulutlar kabardığında kikir kikir gülmelik.

IMG_7022

 

Dutlu Bulut

2 yumurta akı

1 çimdik tuz

1 yemek kaşığı toz şeker

Haşlamak için:

1.5 su bardağı süt

Sosu için:

1/2 su bardağı sapları alınmış karadut

1 yemek kaşığı toz şeker

Üzerine:

1 avuç karadut

Hafif çukur bir tencereye sütü koyup kısık ateşte, kenarlarından baloncuklar çıkıncaya kadar ısıtın. Kaynamamasına dikkat edin.

Derin bir kapta (cam veya bakır) yumurta aklarını bir çimdik tuzla hafifçe beyazlaşıncaya kadar çırpın. Bu aşamada azar azar toz şekeri ekleyip bu defa tamamen sertleşinceye kadar çırpın.

Küçük bir tavaya ½ bardak dutu ve 1 yemek kaşığı toz şekeri koyup kısık ateşte pişmeye bırakın. Kasığın tersiyle ara ara dutları ezip sos haline getirin. Hafifçe koyulaşınca ocaktan alın, soğumaya bırakın.

Ocaktaki sütün içerisine bir servis kaşığı ile aldığınız yumurta akını yavaşça bırakın. Yaklaşık 3 dakika sonra tersini çevirip 3 dakika da diğer yüzünün pişmesini bekleyin. Pişeni bir tabağa alıp, yumurta akları bitinceye kadar devam edin.

Tatlı tabağına, önce sostan, sonra üzerine bir bulut, ve en son bir kaç taze dut koyup servis edin.